sincere

1 - The great man fights the elements in his time that hinder his own greatness, in other words his own freedom and sincerity.
Büyük adam, kendi büyüklüğünü engelleyen unsurlarla mücadele eder, yani kendi özgürlüğü ve samimiyetiyle.

2 - Throwing money at the problem is surely not the way to convince people of sincerity.
Sorunu para atarak çözmek, insanları samimiyet konusunda ikna etmenin yolu kesinlikle değildir.

3 - Though he gives the appearance of sincerity and reliability, just remember that you can't trust him an inch.
Dürüst ve güvenilir bir izlenim verse de, hatırlaman gereken şey ona bir parça bile güvenemeyeceğindir.