omit

1 - The power of language lies not just in what it communicates but in what it conceals, omits, or renders unsayable.
Dilin gücü, sadece ne iletişim kurduğunda değil, aynı zamanda neyi gizlediğinde, atladığında veya söylenemez hale getirdiğinde de yatar.

2 - His deliberate omission of significant research findings from the presentation was later criticized as a move to protect his own interests.
Sunumda önemli araştırma bulgularını kasıtlı olarak atlaması, daha sonradan kendi çıkarlarını korumak için yapılan bir hamle olarak eleştirildi.

3 - The accidental omission of a critical data set inadvertently skewed the study's primary outcomes.
Kritik bir veri kümesinin kazara atlanması, çalışmanın temel sonuçlarını yanlış yönlendirdi.