moment

1 - The sudden noise instilled a sense of unpreparedness in the audience, causing a momentary panic.
Aniden çıkan gürültü, izleyicilerde hazırlıksızlık hissi uyandırdı ve geçici bir paniğe neden oldu.

2 - The bright headlights from the oncoming car blinded her momentarily, causing her to swerve off the road.
Karşıdan gelen aracın parlak farları onu bir an için kör etti ve yolu sapanca saptı.

3 - Nostalgic triggers, like a familiar soundtrack or scene, can vividly resurrect past experiences, anchoring us momentarily in bygone eras.
Bilindik bir müzik veya sahne gibi nostaljik tetikleyiciler, geçmiş deneyimleri canlandırarak bizi geçmiş çağlarda bir anlığına yerleştirebilir.