moment

1 - The sudden noise instilled a sense of unpreparedness in the audience, causing a momentary panic.
Aniden çıkan gürültü, izleyicilerde hazırlıksızlık hissi uyandırdı ve geçici bir paniğe neden oldu.

2 - The act of assisting a stranger often hinges on a momentary suspension of self-absorption, a small gesture that collectively weaves the fabric of a compassionate society.
Bir yabancıya yardım etmenin eylemi genellikle kendini düşünmeyi askıya almayı gerektirir, acınası bir toplumun dokusunu oluşturan küçük bir jesttir.

3 - The act of helping someone in a hurry requires a momentary act of empathy, a small but vital crack in the armor of self-interest.
Birine aceleyle yardım etmek, anlık bir empati eylemi gerektirir, öz çıkarın zırhında küçük ama hayati bir çatlak.