keep track of

1 - In Britain, before the widespread use of writing, ancient people used stones to keep track of the motions of the Sun and Moon.
İngiltere'de yazının yaygın olarak kullanılmadan önce, antik insanlar Güneş'in ve Ay'ın hareketlerini takip etmek için taşları kullanırdı.

2 - Complaining about the state of society has become a task that consumes an inordinate amount of my memory as I try to keep track of all the various issues that need addressing.
Toplumun durumu hakkında yakınmalar, adreslenmesi gereken çeşitli sorunları takip etmeye çalışırken hafızamın aşırı derecede tüketen bir görev haline geldi.

3 - Shops keep track of their stock with micro-processing systems.
Mağazalar stoklarını mikro-işlem sistemleriyle takip eder.