insure

1 - People whose business it is to judge hazards, the insurance companies, are reluctant to insure nuclear power stations anywhere in the world for third party risk.
Tehlikeleri değerlendirmekle görevli olan sigorta şirketleri, dünya genelinde nükleer enerji santrallerini üçüncü taraf riskine karşı sigortalamaya isteksizdir.

2 - To insure her valuable collection, she purchased a comprehensive insurance policy.
Değerli koleksiyonunu sigortalatmak için kapsamlı bir sigorta poliçesi satın aldı.

3 - The finance industry flourished as more people started looking into how to insure against the downsides when investing in something.
Daha fazla insan, bir şeye yatırım yaparken olumsuzluklara karşı nasıl sigorta yapılacağını araştırmaya başladıkça finans endüstrisi gelişti.