futile

1 - The utter futility of their attempts to persuade the committee was evident from the outset.
Onların komiteyi ikna etme çabalarının tamamen boşuna olduğu baştan belliydi.

2 - The global spread of antibiotic resistance is a consequence of humanity's past profligacy, underscoring the futility of short-term solutions to long-term problems.
Antibiyotik direncinin küresel yayılımı, geçmişteki insanlığın israfının bir sonucudur ve uzun vadeli çözümlerin kısa vadeli çözümlere nafileliğini vurgular.

3 - The unpredictability of earthquakes underscores the futility of building urban centers without contingency plans for natural disasters of a cataclysmic scale.
Depremlerin öngörülemezliği, doğal afetler için acil durum planları olmadan kentsel merkezler inşa etmenin nafileliğini vurgulamaktadır.