focal

1 - The existence of galaxies was not recognized until the early 20th century, but since then galaxies have become one of the focal points of astronomical investigation.
Galaksilerin varlığı 20. yüzyılın başına kadar tanınmadı, ancak o zamandan beri galaksiler astronomik araştırmaların odak noktalarından biri haline geldi.

2 - The focal point of the discussion was the impact of climate change on the economy.
Tartışmanın odak noktası iklim değişikliğinin ekonomi üzerindeki etkisiydi.

3 - Over the past decade, diversity and inclusion have become focal points in organizational hiring strategies.
Son on yılda çeşitlilik ve dahil edilme organizasyonel işe alma stratejilerinde odak noktaları haline geldi.