fierce

1 - The reaction against the American position in the Gulf has been fiercely vehement in Pakistan.
Körfez'deki Amerikan pozisyonuna karşı tepki, Pakistan'da çok şiddetli olmuştur.

2 - An important consistent trend about commercial aviation is that it is a fiercely competitive and highly volatile industry, in which fortunes shift continuously.
Ticari havacılıkla ilgili önemli sürekli bir trend, sürekli olarak servetlerin değiştiği şiddetli rekabetçi ve yüksek volatilite endüstrisi olduğudur.

3 - In a market as fiercely competitive as smartphones, it's arguable that a bolder marketing approach is called for.
Akıllı telefonlar kadar şiddetle rekabetçi bir piyasada, cesur bir pazarlama yaklaşımının gerektiği iddia edilebilir.