exceed

1 - Like President Carter before him, Reagen discovered by the end of his first year of President that eliminating, or even substantially reducing the budget down was exceedingly difficult.
Önceki Başkan Carter gibi, Reagen da başkanlığının ilk yılında bütçeyi ortadan kaldırmak veya önemli ölçüde azaltmak oldukça zor olduğunu keşfetti.

2 - Although everyone appears to dislike a person who is known as a "gossip," it is an exceedingly unusual individual who doesn't enjoy a bit of gossip.
Herkes, "dedikodu yapmak" olarak tanınan bir kişiden hoşlanmadığı görünse de, biraz dedikodu yapmaktan keyif almayan son derece sıradışı bir bireydir.

3 - The temperature of the sample was found to be exceedingly high, indicating a possible malfunction of the heating device.
Örnek örneğin sıcaklığı aşırı yüksek bulundu, ısıtma cihazının olası bir arızasını gösteriyor.