deteriorate

1 - Freedom of Speech and Human Rights are taken for granted in the west, but recent years have seen conditions deteriorate around the world.
Batıda, konuşma özgürlüğü ve insan hakları genellikle kabul edilirken, son yıllarda dünya çapında koşullar kötüleşmeye başladı.

2 - When you're tired, your ability to interpret subtle expressions of happiness and sadness can begin to deteriorate.
Yorgunken, mutluluk ve üzüntünün gizli ifadelerini yorumlama yeteneğiniz bozulmaya başlayabilir.

3 - His financial situation continued to deteriorate day by day, so he had no choice but to accept the bank's offer for a credit.
Mali durumu her geçen gün kötüleşmeye devam etti, bu yüzden bankanın kredi teklifini kabul etmekten başka çaresi kalmadı.