deliberate

1 - This film is deliberately set at a lot slower pace than the others, which will deter a few people from enjoying it fully.
Bu film, diğerlerinden çok daha yavaş bir tempoda bilinçli bir şekilde ayarlanmıştır, bu da bazı insanların tam anlamıyla keyfini çıkarmasını engelleyebilir.

2 - Policies that deliberately or by default exclude people from active contributions to society because they are 50, 60, or 80 years old are not only in breach of human rights principles but are a waste of human and social resources.
50, 60 veya 80 yaşlarında oldukları için insanları aktif katkılardan bilerek ya da varsayılan olarak dışlayan politikalar, sadece insan hakları prensiplerine aykırı olmakla kalmaz, aynı zamanda insan ve toplumsal kaynakların boşa harcanmasıdır.

3 - Eagles deliberately position their nests in high trees or on cliffs away from other animals.
Kartallar yuvalarını bilinçli olarak diğer hayvanlardan uzak yüksek ağaçlara veya kayalıklara yerleştirirler.