defer

1 - Warning against encouraging the spread of early retirement, Beveridge recommended a system of increased pension rates as an incentive to defer retirement.
Erken emekliliğin yayılmasının teşvik edilmesine karşı uyarıda bulunulurken, Beveridge emekliliği ertelemek için bir teşvik olarak artan emekli maaşı sistemini önerdi.

2 - The public might want the United States to follow treaties and defer to international practice when convenient, and deviate when it serves the national interest.
Halk, Amerika Birleşik Devletleri'nin anlaşmalara uymasını ve uluslararası uygulamaya uygun olduğunda bunu takip etmesini isteyebilir, ulusal çıkarlara hizmet ettiğinde farklı bir yola sapabilir.

3 - Many low-wage workers can't afford to defer a portion of their salary for later.
Birçok düşük ücretli çalışan, maaşlarının bir kısmını daha sonra ertelemeye güç yetiremiyor.