cumbersome

1 - Identification of treatments and outcome measures in rare diseases is a very cumbersome task involving extensive studies.
Nadir hastalıklarda tedavilerin ve sonuç ölçütlerinin belirlenmesi, geniş kapsamlı çalışmaları gerektiren çok zorlu bir görevdir.

2 - They believe that killing criminals will set an example for others and also rid society of a cumbersome burden.
Suçluları öldürmenin diğerleri için bir örnek teşkil edeceğine ve toplumu da yüksek bir yükten kurtaracağına inanıyorlar.

3 - Useful protein drugs, such as insulin, must still be administered by the cumbersome procedure of injection under the skin.
İnsülin gibi faydalı protein ilaçları hala cilt altına enjeksiyonla yapılan sıkıcı bir işlemle uygulanmalıdır.