contrast

1 - The surplus of food in developed countries is in contrast to the chronic hunger in many developing countries.
Gelişmiş ülkelerdeki gıda fazlalığı, birçok gelişmekte olan ülkede kronik açlıkla karşılaştırıldığında belirgindir.

2 - In contrast to today's pledge of confidentiality, the 1790 census was displayed in public places and, thus, made the demographic information available to everybody.
Bugünün gizlilik sözüne karşı, 1790 nüfus sayımı halka açık yerlerde sergilenmiş ve böylece demografik bilgileri herkese ulaşılabilir hale getirmişti.

3 - Books continue to be a major medium for communicating scholarly works in the field of history, in contrast to many other social sciences, where journal articles are far more important.
Kitaplar, tarih alanında bilimsel çalışmaları iletmek için hala önemli bir ortam olmaya devam ederken, birçok diğer sosyal bilim alanında dergi makaleleri çok daha önemli hale gelmiştir.