consensus

1 - The earth is warming up, and there is now overwhelming scientific consensus that it is happening, and human-induced.
Dünya ısınıyor ve artık bunun olduğu ve insan kaynaklı olduğu konusunda ezici bir bilimsel uzlaşma var.

2 - Despite broad consensus on the existence, origins and potentially catastrophic effects of global warming, a vocal minority continues to question the motives, methods and assumptions of climate scientists sounding the alarm.
Küresel ısınmanın varlığı, kökenleri ve potansiyel olarak felaket getirebilecek etkileri konusunda geniş bir uzlaşmaya rağmen, bir sesli azınlık, alarm zillerini çalan iklim bilimcilerin niyetlerini, yöntemlerini ve varsayımlarını sorgulamaya devam ediyor.

3 - There was a general consensus among the group that you have to look at all these things, you have to balance each of these elements in order to be effective.
Grup içinde, etkili olabilmek için tüm bu unsurlara bakmanız gerektiğini ve her bir elementi dengelemeniz gerektiği konusunda genel bir uzlaşma vardı.