affluence

1 - In any case, the popular impression that nutrition has improved through history reflects twentieth-century affluence and seems to have as much to do with class privilege as with an overall increase in productivity.
Her durumda, beslenmenin tarihi boyunca geliştiği yaygın algısı, yirminci yüzyıl refahını yansıtır ve genel bir üretkenlik artışıyla olduğu kadar sınıfsal ayrıcalıklarla da ilintilidir gibi görünmektedir.

2 - To have more of something than one could possibly use signified affluence and high status.
Kullanılamayacak kadar fazlası olması, refah ve yüksek statüyü simgeliyordu.

3 - Lower life expectancies in the UK are not just about poverty but affluence and expectation.
İngiltere'deki düşük yaşam beklentileri sadece yoksullukla ilgili değil, aynı zamanda refah ve beklentiyle de ilgilidir.