Kelime | Tür | Anlam | Eş Anlam | Zıt Anlam | Sık Kullanılan |
---|---|---|---|---|---|
accentuate | Verb | vurgulamak, üzerinde durmak, önem vermek | to stress, to emphasize | ||
accent | Verb | ||||
unaccented | Adjective | vurgusuz, önemsiz, ürerinde durulmamış | |||
accentuate, accentuated, accentuating, accentuates, accent, unaccented | |||||
Örnek Cümleler (Veri tabanına kayıtlı toplam 23 örnek cümle bulundu.) | |||||
1 - The relationship of Latin American music to Black music in the United States is clearly evident in the unaccented beats that are common to both.
2 - Old English poetry is composed of certain rhythmically ordered combinations of accented and unaccented 126 syllables.
3 - The difficulties that women face in the labor market and in their ability to reach senior positions in organizations are accentuated with the arrival of children.
*Cümlelerin Türkçe çevirileri bir yapay zeka uygulaması aracılığıyla elde edilmiştir! Diğer cümleleri görüntülemek için üye girişi yapınız. |